2017 - Unutmadan Söylemeliyim

2017-12-23

Bilgisayar Bilimcisi Gözüyle Kripto Para ve Yatırımcıya “Tavsiye”ler..

Bilgisayar Bilimcisi Gözüyle Kripto Para ve Yatırımcıya “Tavsiye”ler..

bitcoin

Bitcoin çıldırmış. Zirveden zirveye koşuyor. Bir yıl içinde bir adet Bitcoin’in fiyatı bin dolardan 19 bin dolara çıktı.
Dünyadaki borsalar da coştu. Bitcoin ile aynı derecede değilse de zirvelere ulaşıyorlar. Trump, “Ben seçildikten sonra ABD borsası 49 defa rekor kırdı” diye bas bas bağırıyor.
Karl Marx çok eskiden bu olayları anlatmıştı: Kapitalist sistemde kâr oranlarının düşme eğilimi var. Kâr oranları düşünce sermayedarların birbirinden çalma, spekülasyon yapma eğilimleri daha güçlü olur. Yani artı değer üret(tir)mek yerine artı değer çalmak daha tatlı olmaya başlar.
Bu yüzden borsa, emlak ve saire balonları büyük krizlerin habercisidir. Kripto para balonları da.
Tabii ki krizin zamanı hiçbir zaman önceden bilinmez. Kriz bilindiği anda bütün spekülatörler satış için çırpınmaya başlar ve bu da krizin kendisi olur.
Yeni kripto paralarının bir şekilde kapitalist sisteme meydan okuduğu ya da alternatif oluşturduğu iddiaları var ortada. Satoshi Nakamoto takma ismini kullanıp Bitcoin’i icat eden insan (yada insanlar), 2008 finansal krizdeki merkez bankaların rolünden bahsetti(ler). Nakamoto’ya göre güvenilmez merkez bankaları yerine başka bir sistem gerekiyor.
Öte yandan bir başka kesim ise “özgür yazılım” ve “açık teknoloji” argümanlarını kullanarak Bitcoin ve diğer kripto paraların devlet karşıtı niteliklerine vurgu yapıyor. Kripto paraların kapitalist sistemi yıkmadan ona alternatif olacak yeni bir piyasa yarattığı öne sürülüyor.
Kripto para nasıl çalışır?
bitcoin
Önce kripto paraların nasıl çalıştığına bakalım. 
Bitcoin ve diğer kripto paralar ilginç bir teknoloji kullanıyorlar. Sisteme göre her para birimi büyük ve tek bir sayıdır. Bu sayılar ve sahiplerinin kaydı genel ve açık bir defterde tutuluyor. Para birimlerin kayıtlarının tutulduğu defterindeki imzalar birer matematiksel problemin çözümü olan sayılar. Bu çözümler çok zor bulunan ama kolayca doğrulanabilen sayılardır.
Bu tür bir problem için örnek verelim. Çok büyük iki sayı düşünün, diyelim 500 haneli sayılar. Bu iki sayıyı birbiriyle çarp ve çıkan sayıyı yayınla. Artık problemi sorabiliriz: Çarpımları bu sonucu veren bu iki sayı nedir? Böyle bir problemin çözümü için çok vakit gerekiyor; hızlı bir yöntem bilinmiyor. Ancak problemin çözümünü bulduktan sonra sonucun doğruluğunu kontrol etmek çok kolay.  Sadece ortaya çıkan iki sayının çarpımını alıp büyük rakama eşit olup olmadığını bakmak yeterli.
Kripto paralarda kullanılan problemler bundan farklı ancak prensip aynı. 
Kripto paraların değerli olabilmesi için kopyalanamamaları lazım. Yani bir para sahibi parasını başkasına aktarırken, inkâr edilemez ve tekrarlanmaz bir transfer yapabilmeli. Sadece sayı oldukları için eğer bir kontrol mekanizması yoksa para birimleri rahatça kopyalanabilir. Geleneksel paralar için merkez bankalarının tuttuğu kayıtlar da aynı rolü oynuyor.  Bir bankadan çıkan para başka bankaya girer. Aynı para iki ayrı bankaya gönderilemez. Hesapları merkez bankası tutar. Kripto paraları için bir merkez bankası yok. Onun yerine Bitcoin piyasasında yer alan her oyuncu tarih boyunca olmuş olan bütün transferlerin kayıtlarını tutuyor, yani her oyuncu merkezi defterin bir kopyası tutuyor. Her transfer bütün oyunculara ilan ediliyor, oyuncular bunları doğrulamak için problemi çözüp şifre üretiyorlar; harcadıkları çaba için belli bir miktar Bitcoin’e sahip oluyorlar. Bu oyunculara “madenci” deniyor. Bütün sistemin güvenliği oyuncular arasındaki çoğunluktan tek bir ortak kaydının oluşmasından kaynaklanıyor. Böylece merkezi bir otorite olmadan para transferlerinin inkar edilemez ve tekrarlanamaz olması sağlanıyor. 
bitcoin
Blockchain teknolojileri
Bu tekniğin ismi Blockchain. Blockchain teknolojisi ilginç. Artık para dışında başka kullanımlara da hazırlanıyor. Gayri merkezci olmayan "dağıtık" (distributed) bir ortak veri tabanı oluşuyor. Veri tabanının güvenliği ve konsensüsü bir tür kripto imza teknolojisiyle sağlanıyor. Örneğin inkâr edilemez ticari sözleşmeler için Blockchain kullanılması planlanıyor.
Dağıtık veri tabanlarının başka bir örneği olan “Git” gibi uygulamalar toplumda rekabet değil, paylaşıma yardımcı olabilir. Git, yazılım geliştirilmesindeki işbirliği için kullanılan bir yazılım. Blockchain’de olduğu gibi her oyuncu bütün veri tabanını tutuyor. Yazılımcılar yazılımı değiştirdikçe bütün değişimleri birbiriyle paylaşıyorlar. Paylaşılan verilerin tutarlılığı kripto teknikleri kullanılarak sağlanıyor. Bu yöntemle binlerce kişi uyum içinde aynı program üzerinde çalışabiliyorlar, etkin bir işbirliği yapabiliyorlar. Linux Kernel ile başlayan bu yöntem artık dünyadaki yazılım geliştiricilerinin yüzde 40’ı tarafından kullanılıyor. 

Bitcoin çevre felaketi

Ancak Bitcoin’in Blockchaininde bu eşgüdüme yönelik çözümden farkı bir güven meselesi var. Blockchain tabanlı kripto paralar altında yatan mantık güvene değil güvensizliğe dayanıyor. Blockchain’de “Proof Of Work” kavramı yani bilgisayarlarda zor iş yaparak kayıtların oluşturulması sahtekârlığı fazla pahalı hale getiriyor. Sahte iş yapmak isteyenler piyasada çoğunluk olacak kadar oyuncu yaratıp bütün işlerini yapmak zorundalar. Astarı yüzünden pahalı olur, değmez. Sistemin güvenliği bu nokta üzerinden sağlanıyor. 
Ancak bu yöntem Satoshi Nakamoto’nun işin başında iddia ettiği gibi ucuz olmuyor. Bitcoin madenlerinde on binlerce, yüzbinlerce özel yapım madencilik bilgisayarları kullanılıyor. Bunlar inanılmaz miktarda elektrik tüketiyorlar. Şu anda sadece Bitcoin üretimde kullanılan elektrik olan İrlanda Cumhuriyeti’nin toplam elektrik tüketimden fazla. Aslında 159 ülke Bitcoin üretiminden daha az elektrik tüketiyor. Bitcoin fiyatı arttıkça daha güçlü daha büyük madenler kurulacak. Bitcoin algoritması gereği madencilik için kullanılan bilgisayarın gücü arttıkça, bir Bitcoin üretmek için (ya da bir transfer gerçekleştirmek için) kullanılan elektrik miktarı giderek artıyor. Aynı tempoyla bu işlere devam edilirse bir kaç sene sonra dünyanın elektrik üretimin hepsi Bitcoin madencilikte kullanılacak. Bitcoin madenleri ya elektriğin ucuz (ve kirli) olduğu Çin gibi ülkelerde ya da bilgisayarların soğutulmasının kolay olduğu İzlanda gibi ülkelerde yoğunlaşıyor.
Yani Bitcoin bir çevre felaketidir.
Bu inanılmaz enerji israfı Bitcoin altında yatan birbirine güvenmeyen eşit oyuncular mantığına bağlı. Bize “İyi, Kötü, Çirkin” filminin son sahnesini hatırlatıyor. Oyuncular birbirine vurmaya çalışıyorlar ama ellerindekiler tabanca değil, termik santral. Güvensizlik esastır ve geliştirilen teknolojinin esas niteliği bu güvensizlikten kaynaklanıyor. 

Çözüm “zenginlere güvenmek” mi?

Bitcoin tipi Blockchain’lerin enerji sorununu çözmek için yeni önerilen bir Blockchain tipi var. Etherium blockchain bu yeni sisteme geçiyor.  “Proof of Work” (yani zor iş yaparak transferleri doğrulamak) yerine “Proof Of Stake” kullanıyorlar. Bu çok daha ucuz bir yöntem. Harcanan boş emeğe güvenmek yerine piyasada en fazla kripto paraya sahip olan zenginlere güveneceğiz. İngilizcede “Trust the rich, what could possibly go wrong?” Türkçesi “Zenginlere güvenin, ne kadar kötü olabilir ki?” Bizim gibi zengin olmayanlara bu iddia fazla ikna edici gelmeyebilir.
Kripto paralar ile kapitalist sistemden kaçış yok. Bitcoin madenleri sermayedarların elinde. Şimdi Chicago Mercantile Exchange borsasında Bitcoin Futures piyasada alınıp satılıyor. Resmiyet geldi ve yine zenginler ağırlıklarını koyacaklar.

Bitcoin gerçekten para mı?

Para olarak kullanılabilen şey paradır. Yani bir şey, onunla kolayca alışveriş yapabildiğiniz ölçüde paradır. Bu nitelik iki yoldan sağlanabilir. Birincisi eski yöntem; kullanım değeri de olan bir şeyin alışverişlerde değişim amacıyla da kullanılması. Mal para da denilen bu sistemde en çok kullanılan şeyler değerli madenler, altın ve gümüş oldu. İkincisi kağıt para, banknot sistemidir. Günümüzde yaygın geçerliliği bu yöntemde bir devlet, özel basılmış bazı kağıtların alışverişlerde değişim aracı olarak kabul edilmesini sağlamasıdır. Kapitalist sistem içinde bu iki şeyden yoksun olan para er ya da geç para olmaktan çıkar. Örneğin Zimbabwe devleti kendi parasına sahip çıkamadığı için Zimbabwe’nin kendi parası artık yok. 2009 yılında 100 trilyon Zimbabwe doları ile bir ekmek bile alınamayacak duruma geldikten sonra Zimbabwe doları tedavülden kaldırıldı.
Yaratılan ve fiyatı fırlayan kağıt parçaları hem 1929 hem 2008 finansal krizlerinde rol oynadılar. Merak edenler için John Kenneth Galbraith’in yazdığı “Büyük Kriz 1929” kitabını tavsiye ederim.[i]Goldman Sachs’un yarattığı yatırım fonlarına yatırım yapan yatırım fonlarının hisselerinin yükselişini (ve nihai olarak çökmesini) çok güzel anlatıyor. Evet, aynı bildiğiniz Goldman Sachs hem 1929 hem 2008 yılında benzer bir rol oynuyordu.
Ve sebep değil ama hastalığın en belirgin semptomu finansal balonlardır.

Bitcoin’den para kazanalım mı?

Kripto paralarının devletin gücüne ya da altın gibi somut bir kullanım değerine bağlı olmadıkları için sadece ve sadece bir "Ponzi" Scheme'in hisseleri gibi. Türkçe'de "saadet zinciri" deniyor. Bir Ponzi Scheme'de eski yatırımcıların kârları yeni yatırımcıların paralarıyla sağlanıyor. Scheme büyümeye devam ettikçe herkes kârlı çıkıyor. Büyümenin hızı bile düşerse felaket oluyor. Bebeği ellerinde son tutanlar, yani en son giren yatırımcılar her şeylerini kaybediyorlar. 1980'lerin yarattığı bankerzedeler gibi. 
Para kazanan da oluyor tabii. Bulgaristan devleti mafyanın elindeki önemli bir miktar Bitcoin’e el koydu. Hızlı yükselen Bitcoin dolar fiyatıyla el konulan Bitcoinlerin değeri Bulgaristan devletinin toplam birikmiş borcunun %25’ine eşit. Şimdi, Bitcoin fiyatında korkunç bir düşüş yaratmadan satabilirlerse tabii.[ii]
Hayaller arkasında bir gerçek var; para kazananlar piyasaya giren yeni yatırımcılardan para kazanıyorlar. Bitcoin madenleri değer üretmiyorlar. Değeri (ve çevreyi) yok ediyorlar. Ponzi’den memnun kalan erken çıkan yatırımcılar vardı. Ponzi’nin kendisi uzun yıllar hapiste kaldı. Yine Ponzi hapisteyken hayal kuran yatırımcılar paralarını Ponzi’nin eline vermeye çalışıyorlardı.

Kripto hayallerinin tehlikeleri

Bu makalenin ilhamı internette dolaşan web sitesi sahiplerine yönelik şu çağrı:
“Sitenize eklenecek küçük bir Javascript kod parçacığıyla ziyaretçileriniz bu kolektif topluluğa katılıp Monero üretimine katkıda bulunabilirler. Ziyaretçilerin bu aşamada bir kaybı veya kazancı olmayacaktır. Site sahibi olarak elde edilen gelirin %70'ini Monero şeklinde alacak, dilerseniz bunu gerçek paraya çevirebileceksiniz.”
Monero kripto paralardan biridir. Önerilen uygulama, web sitenizi ziyaret edenlerin bilgisayarlarının gücünü (ve elektriklerini) kullanarak kripto para madenciliği yapmak. Hem de sol web sitelerine öneriliyor. 
Böyle bir şey yapmak hırsızlıktır. Web sitesi ziyaretçisinin elektriği habersizce kullanılıyor ve bundan elde edilen gelir site sahibine kalıyor. Hırsızlık olduğu için ahlaksızdır. Üstelik “hırsızlık” işe yaramayacaktır. Bu küçük hırsızlık mega kripto para fabrikalarıyla rekabet edemez.

Türkiye’nin de yatay parası var

Devletten bağımsız üretilen para illa ilerici bir şey değildir. Türkiye'de uzun süre önce üretilen ve kullanılan böyle bir yatay para var; çek-senet. Bir çek/senet yazan biri para yaratıyor. Bu kağıt, para gibi dolaşıyor. Kitap dağıtımcısı yayınevine 6 aylık bir senet veriyor, yayınevi bu senedi matbaaya, matbaa kâğıtçıya… Senet dolaşan bir para oluyor.. Merkez Bankası bu paranın yaratılmasını ve  miktarını tam olarak kontrol edemiyor. Bu para ve devletin parası arasında bir ilişki var ama bu ilişki her zaman bire bir değil. Devlet bu paranın arkasında tam etkin bir şekilde durmadığından başka bir güç bu rolü üstleniyor; Çek-senet mafyası. Gayri resmi para için gayri resmi emniyet güçleri.
Kripto paraların devletten bağımsızlıkları, çek-senedin bağımsızlığından çok farklı bir şey değil. Tahminen ya mevcut devletler bu paralara sahip çıkacak ya da gayri resmi güçler; aksi halde bu paralar yok olacak.

Oyuncak parası

Bitcoin’in spekülatif balonu yüzünden her gün yeni kripto paralar mantar gibi ortaya çıkıyor. Onlardan biri Walt Disney şirketi tarafından oluşturuldu. İsmi Dragonchain[iii]. Yani bugün Rupert Murdoch'un "eğlence" imparatoluğunu 60+ milyar dolara satın alan Disney kripto para da kuruyor.
İngiltere'de eskiden çocuklara verilen ucuz ve dakik olmayan kol saatlere üzerindeki resimler yüzünden Mickey Mouse saatleri derdik. Ondan sonra kalitesiz, ömrü uzun olmayacak olan her ürün için İngilizcede "Mickey Mouse" lafı kullanılmaya başlandı.
İşte kapitalizmin bize son getirdiği yenilik (Walt Disney şirketi aracıyla): "Mickey Mouse" para.

Yatırımcıya tavsiye

Kişisel ve ahlaki nitelikli bir tavsiye verebilirim: Kripto paradan şimdiye kadar kâr ettiysen piyasaya yeni girenlere kripto paralarını sat ve elde ettiğin gerçek parayı istediğin hayır işleri için kullan. Bence şu sıralar "çok para kazanacağım" diye düşünerek bu piyasaya giriş yapanlar çok zeki olmayan bir karar veriyorlar ya da iktisadi bir terimle söylersek çok risk severler. 
Özel olarak bildiğim bir şey yok. Ama bana sorarsanız bu saatten sonra kripto paradan uzak durmak lazım. Para senin, karar senin.
BM FAO (Yemek ve Tarım Örgütü) verilerine göre dünyada nüfusun onda biri hasta olacak düzeyde aç. İnsanlığın, dünyanın, doğanın, çevrenin kurtuluşu piyasa, güvensizlik ve rekabete değil; dayanışmaya, paranın yok edilebileceği bir sistemin kurulmasına bağlı.
Chris Stephenson

2017-12-21

ÇÖLYAK GÜNCELERİ - 2

ÇÖLYAK GÜNCELERİ - 2

gluten free


Bu sefer biraz da damak zevkimiz yerine gelsin dedim ve kendi hazırladığım bir kaç tarifimden size derleme yaptım. Umarım hoşunuza gider ve keyifle yersiniz...

glutensiz krep

GLUTENSİZ KREP;
Malzemeler;
2 Yumurta
1 çay kaşığı kaya tuzu
1 çay kaşığı şeker ( isteğe bağlı )
100 gr ( 1 su bardağı ) Glutensiz Söke Un
200 ml ( 1 su bardağı ) süt
Yapılışı;
Yumurta, süt,tuz ve şekeri 1 dakika çırpın ve unu ilave edip 3 dakika daha çırpın. Daha sonra orta ateşte hafif yağlanmış teflon tavaya ince tabaka halinde dökün. Tavayı hareket ettirerek hamurun tamamen yayılmasını sağlayın. Üzerinde kabarcık oluşunca yada kenarı hafif kıvrılınca ters çevirip diğer tarafı da pişirin. Her bir krep için tavayı tekrar yağlayın.


limonlu kek

LİMONLU KALP KEK
Malzemeler;
2 yumurta
1 çay bardağı şeker
1/2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı
1 + 1/2 çorba kaşığı Sinangil glutensiz un
1 çorba kaşığı glutensiz pirinç unu
75 gr süt
2,5 adet limon
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilin
Yapılışı;
Yumurta ile şekeri iyice çırpın. Sonra zeytinyağı ekleyip çırpın. Ardından sütü ilave edip çırpın ve glutensiz ununuzu ve pirinç ununuzu eleyerek içine ilave edin. 2 dk çırptıktan sonra vanilya ve kabartma tozunu ilave edip iyice çırpın. Yağlanmış kalıba döküp önceden ısıtılmış fırında 180 derece de 30 dk pişirin. Benim gibi gazlı fırında yapıyorsanız 20-25 dk sonra kontrol edin çünkü çabuk pişiyor.
Not: İsteğe bağlı 2,5 limonu sıkın ve suyuna aldığı kadar pudra şekeri (ben şekeri blender dan geçirip kullanıyorum) ilave edin. İyice şekeri yedirdikten sonra fırından çıkan sıcak kekin üzerine dökün ve soğumaya bırakın.

kakaolu kek

KAKAOLU KALP KEK
Malzemeler;
2 yumurta
7 çorba kaşığı şeker
7 çorba kaşığı sızma zeytinyağı
7 çorba kaşığı sinangil glutensiz un
7 çorba kaşığı glutensiz pirinç unu
15 çorba kaşığı süt
2 çorba kaşığı Nestle glutensiz kakaolu
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilin
Yapılışı;
Yumurta ile şekeri iyice çırpın. Sonra zeytinyağı ekleyip çırpın. Ardından sütü ilave edip çırpın ve glutensiz ununuzu, kakaolu ve pirinç ununuzu eleyerek içine ilave edin. 2 dk çırptıktan sonra vanilya ve kabartma tozunu ilave edip iyice çırpın. Yağlanmış kalıba döküp önceden ısıtılmış fırında 180 derece de 30 dk pişirin. Benim gibi gazlı fırında yapıyorsanız 20-25 dk sonra kontrol edin çünkü çabuk pişiyor.

doğumgünü pastası

VANİLYALI DOĞUM GÜNÜ PASTASI
Pasta Keki Malzemeler;
7-8 yemek kaşığı glutensiz un
2 yumurta
1 su bardağı şeker
1 su bardağı süt (Ben pınarın yeni proteinli vanilyalı laktozsuz sütünü kullandım )
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 yemek kaşığı kakao ( ben bunun yerine 1 ölçek keçiboynuzu tozu koydum, Kakao içinde nestle’nin glutensiz kakaosunu kullanabilirsiniz.)
1/2 su bardağı zeytinyağı
Yapılışı;
Yumurta ile şekeri iyice çırpın. Sonra zeytinyağı ekleyip çırpın. Ardından sütü ilave edip çırpın ve glutensiz ununuzu eleyerek içine ilave edin. 2 dk çırptıktan sonra keçiboynuzunu (veya kakao) vanilya ve kabartma tozunu ilave edip iyice çırpın. Yağlanmış kalıba döküp önceden ısıtılmış fırında 180 derece de 30 dk pişirin. Benim gibi gazlı fırında yapıyorsanız 20-25 dk sonra kontrol edin çünkü çabuk pişiyor.
Puding Malzemeler;
1 Litre süt
1 su bardağı toz şeker
2 çorba kaşığı kakao ( ben vanilya kullandım )
1 çorba kaşığı nişasta (glutensiz prinç nişastası kullandım)
1 tepeleme çorba kaşığı glutensiz un.
1 çorba kaşığı tereyağ
1 paket vanilya.
Yapılışı;
Vanilya ve Tereyağı hariç tüm malzemeleri kaynayana kadar karıştırın. Kaynayınca vanilya ve tereyağını ilave edin. Koyulaşıncaya kadar karıştırın.
Soğuduktan sonra kekinizi ikiye bölüp ara katına Puding sürün daha sonra üst katına sürün. Hazırladığınız pasta kremasını son kat olarak üstüne sürün. Ben kremasını pınar vanilya proteinli süt ile yaptım hem rengi beyaz olmasın diye hemde aroma katsın diye. En sonunda üstüne Mabel bitter damla çikolata koydum.

çikolatalı kurabiye

ÇİKOLATALI KURABİYE
Malzemeler;
2 su bardağı glutensiz un
125gr tereyağ
2 su bardağı şeker (Bana fazla geldiği için ben 1,5 bardak koydum)
1 yumurta
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 su bardağ ıMabel bitter damla çikolata
1 ölçek keçiboynuzu tozu
Yapılışı;
Tereyağ ve şekeri çırpın daha sonra yumurtayı ilave edip iyice çırpın. Sonra içine keçiboynuzu ve ununuzu eleyerek ilave edip güzelce çırpın. Ardından vanilya ve kabartma tozunu ilave edip karıştırın ve 1 su bardağı bitter damla çikolatayı içine atıp karıştırın. Daha sonra karışımın üzerini sterch filmle kapatıp 1 saat buzdolabında bekletin. Daha sonra bir tepsiye yağlı kağıt koyup yuvarlak küçük toplar halinde yerleştirin. (Size tavsiyem eğer şekilli kalıbınız varsa onda yapın çünkü glutensiz un formunu korunuyor ve yayılıyor.) Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 30 dk pişirin. Eğer gazlı fırında yapıyorsanız 20 dk yeterlidir.
Not: Glutensiz unda normal kurabiye formu olmadığından fırından çıkardıktan sonra bıçakla aralarını kestim. Soğuduktan sonra kolayca ayrılması için.

glutensiz kremalı sebze çorbası

GLUTENSİZ KREMALI SEBZE ÇORBASI
Malzemeler;
300-400 gr brokoli
2 tane ince pırasa
1 tane kereviz
1 tane patates
2 küçük kabak
2 tane havuç
3 diş sarımsak
200 ml süt
3 kaşık glutensiz sinangil un
2 çay kaşığı kaya tuzu
4 çorba kaşığı sızma zeytinyağı (isteğe bağlı artırabilirsiniz)
Yapılışı;
Tüm sebzeleri temizleyip doğrayıp tencereye koyun üstüne çıkacak şekilde su ile doldurun. Kaynayıp haşlandıktan sonra hepsini blender da çekin. Çelik tencerenin içine yağınızı koyun ve ununuzu ilave edip kavurun ardından sebzeleri haşladığınız suyu yavaş yavaş karıştırarak ilave edin. Daha sonra blender dan geçirdiğiniz sebzeleri ilave edin ve kaynayana kadar karıştırın. Kaynadıktan sonra tuzu ilave edip biraz daha karıştırın. Ocağın altını kısıp 5 dk daha pişirin. Ocağın altını kapattıktan sonra sütü ilave edip iyice karıştırın ve tencerenin ağzını kapatıp beklemeye alın.

glutensiz hamburger

GLUTENSİZ HAMBURGER
Malzemeler;
300 - 400 gr Kıyma
Alabildiğine Schar Galeta unu
Yarım baş doğranmış soğan
Bir tutam Maydanoz
Bir tutam Karabiber
1 tane Yumurta
1 çay kaşığı kaya tuzu
1 adet Domates
6 adet kornişon turşu
3 yaprak mağrul
3 adet cheeddar peyniri
3 adet Ada Glutensiz Hamburger Ekmeği
Yapılışı;
Tüm iç malzemelerini iyi yoğurun ve 3 adet büyük köfte elde edin. Fırında ızgara yaptıktan sonra, Hamburger ekmeğinin ikiye bölün ve alt kısmına önce hamburgeri koyun ve üstüne cheeddar peynirini koyduktan sonra 1 dilim domatesi koyun ve üstüne 2 adet kornişion turşuyu dilimleyip yerleştirin. Üst ekmeği de koyarak servise hazır edin.

NOHUT UNLU BARBARA KEKİ
Malzemeler;
200 gr zeytinyağı
300 gr şeker
4 tane yumurta
1 tane limon kabuğu
125 gr Nohut Unu
125 gr Pirinç unu
50 ml süt
1 paket vanilin
1 paket kabartma tozu
Taze sıkılmış Elma yada limon suyu
Pudra şekeri yada şeker sos için
Yapılışı;
Yumurta ile şekeri iyice çırpın. Sonra zeytinyağı ekleyip çırpın. Ardından sütü ilave edip çırpın ve Nohut ununuzu ve pirinç ununuzu eleyerek içine ilave edin. 2 dk çırptıktan sonra aroma vermesi için1 limon kabuğu içine rendelenir, vanilya ve kabartma tozunu ilave edip iyice çırpın. Yağlanmış kalıba döküp önceden ısıtılmış fırında 180 derece de 30 dk pişirin. Benim gibi gazlı fırında yapıyorsanız 20-25 dk sonra kontrol edin çünkü çabuk pişiyor.
Not: İsteğe bağlı 2,5 limonu sıkın ve suyuna aldığı kadar pudra şekeri (ben şekeri blender dan geçirip kullanıyorum) ilave edin. İyice şekeri yedirdikten sonra fırından çıkan sıcak kekin üzerine dökün ve soğumaya bırakın.
Afiyet Olsun 

Hoşça, Dostça ve Sevgi ile Kalın.


Arzu BOYACI

2017-12-17

ŞİMDİ DÜŞÜN NELER EKLEMEK İSTERDİN?

ŞİMDİ DÜŞÜN NELER EKLEMEK İSTERDİN?

nazım hikmet sözleri

Evet 2017 bitiyor.. Gelmesine heyecanlanmadığım fakat gitmeden nefesimi kesen anlar yaşatan bir yıl.. Tabi şimdi kendisini böyle kuru kuru tanıtmak bir tutam saygısızlık olsa da, beklentim olmayan bir yılın bana çaktırmadan öğrettiği çok şey olmuş.

Durup sabahın 04:30'unda durum değerlendirmesi yapsam da benim değerlendirmelerim, elinde ki kitabı 20 kez okuyup bahsi geçen ülkeye bir kere bile gitme cesaretinde bulunmamış birinden farklı değil..

Aslında bu yazı da tek tek şunları ekleyelim bunları çıkaralım, 49 kez herşey çok güzel olacak diyelim, 7 dolunayda şans mantraları, yeni yıl totemleri yapalım vs. vs.gibi klişe tarifler yazıcaktım fakat anladım ki, hayat denen şeyin bir reçetesi, bir formülü, bir doğrusu yok.

Yapmam dediğiniz şeyin tam ortasında kendinizi bulmuşken, doğru/yanlış/iyi/kötü/çirkin yalnızca kelime anlamları/sözlükteki lokasyonları bakımından yerini koruyor..

Yani öyle parametreler var ki size tüm büyük sözlerinizi iade edip yerine kalbinizin olmasını istediği yeni olgular yaratıyor..

İnsan kalbini susturdukça daha yavan anılar, daha gülümse çekiyorum anlar biriktiriyor.. Sonra sesi biraz açıp, dinlemeye koyulunca görüyor ki, gitti zannettiğiniz tüm duygular/heyecanlar/cesaretler orada duruyor. Yalnızca insan neyin içinde olduğunu dışarı çıkıp bakmadan göremiyor.

Yıldan çıkmadan siz bir kendinizden çıkın, şöyle dönüp bir bakın neyin içine hapsolmuşsunuz, raflarınızda neler tozlanmış, neler pırıl pırıl gözlerini dikmiş sizi beklemiş.. Kalbinizi bir daha sessizliğe hiç alıştırmayın ki, güzel bir beste ile, yoldan geçerken birinin mırıldandığı şarkıyı ayırt etmeyi bilsin.. (Bu sırada dinlemeniz istenilen şarkı https://www.youtube.com/watch?v=hn3wJ1_1Zsg ) Hiç bir şey olmazsa sizin binlerce kez kırıldı demenize daha fazla kırılmayıp, 2018 de sizin bile inanamayacağınız şeylere cesaret etsin. Hemde her seferinde aynı istekle..

Dilerim bu yıl filmler de görüp imrendiğiniz herşeyin başrolü siz olursunuz ve kadehinizi hep mutluluklara kaldırır, özgür yarınların pencerenizden ayrılmayacağı topraklarda yaşarsınız..

Listenizde, aklınızda, karışıklıklarınızda ne olursa olsun, yeni yılınızda iyi içinizde, her an yeniden başlama cesareti yanınızda olsun..

Yeni yılınız kutlu hep birlikte olsun!

G.

2017-12-11

HAYALLER VS HAYATLAR

HAYALLER VS HAYATLAR

farklı dünyalar

Hepimiz üniversitenin ilk yıllarında ergenliğin bize vermiş olduğu yetkiye dayanarak sonsuz hayaller kurardık.Gerçi,o zamanlar çok anlamlıydı hayallerimiz, saçmalığını gerçek hayata girdikten sonra anladık.

Düşünsenize, 17-18 yaşlarındasınız, resmi olarak reşitsiniz, üniversitedesiniz. Hangi bölüm okursan oku, hayatında karşına çıkmasa dahi tüm geometriyi ezberlemiş,fen bilimlerini görmüş,arkadaşlarınız dilediğince gezerken siz özel hoca-dershane-okul üçgenine takılmış,ama karşılığını almışsınız.

Hayaller de atışlar da serbestti yani,çünkü bunu en çok siz hak etmiştiniz.ÖSS’ye hazırlık adı altında haftasonları dershanede test çözerken,’dershaneler kalabalık,iyi olmadığı derslerde birebir hoca tutalım’ cümlesiyle bir de haftaiçi planlarınıza ‘özel hoca’ girmişken,üniversiteden sonra CEO olmayı hayal etmeyi meşrulaştıran aslında hayattı,çok da haksız sayılmazdık bence.

Neyse,üniversitenin ilk yıllarında kurduğum hayallerle hayatımı karşılaştırdım.Çünkü her nedense, 20’li yaşların sonu hep uzak gelmişti bana.Her istediğimin gerçekleştiği yaşlardı,30’a yaklaşmıştım daha ne olsundu. Ama işler pek öyle olmadı 

1) Aileniz size çok para harcamış,bunun karşılığını bekliyodur. Okuldaki hocalarınız en gereksiz detayları sınavda sorarken adilmiş gibi görünmek için ‘Yönetici olduğunuzda bu bilgiler size gerekicek’ diye sürekli gazlarlar sizi. Mezun olana kadar CEO olacağınızı hayal edersiniz.Öyle ki,sizin başvurmanıza bile gerek yoktur,zaten şirketler kapınızda sıra oluşturmuştur şimdiden.Siz de bir anlık gafletle havaya giriyorsunuz. E malum 28 yaşında kesin müdür olmuşsunuzdur.Aylık geliriniz minimum 15.000 TL’dir.

Aslında gerçek hayatta hiç de öyle değil.Biliyorum sandığınız yabancı dili zaten herkes biliyor.Çok uğraşıp öğrendiğiniz,mesai harcadığınız ikinci dil girmek istediğiniz kurumla örtüşüyor mu bakalım?Zaten herkes yüksek lisanslı.Yani,işe giriş hayaldeki kadar kolay olmuyor maalesef.Zaten işsizlik had safhada,az para çok iş mantığı çerçevesinde geçiyor yıllarınız.Mobbing olmaması büyük lüks oluyor işyerlerinde,halbuki olmazsa olmaz bu zaten.Patron şirketlerinde tabir-i caizse,tüm yöneticiler ‘dinazor’.Torpille girmişler,sizi beğenmez çalışanlar vardır bir de.İş hayatı gerçeklerini fark ettikten sonra anlıyorsunuz ki;ne 28’i 38 bile genç bir yaş yöneticilik için.

2) 22 yaşında mezun olduğum düşünülürse,26 yaşımda evlenir,28 yaşımda çocuk doğururum diyordum.Zaten işe müdür olarak başlayacağım için,kariyerime ara vermiş de sayılmazdım.6 yılda işleri oturtur,ailemi kurardım.O sırada çocuğun üniversiteye kadar özel okul parasını da biriktirmiş olurdum kesin.
Ama,gerçek hayat ne yazık ki bu kadar toz pembe olmadı.Tüketim çağına yaşadığımızı düşünürsek hala romantik komedilerdeki aşkı arayan biri olarak,kimseyi sindiremedim içime.Dolayısıyla;kaliteli yalnızlığı seçtim.28 yaşımdayken sonunu göremediğim birisiyle olmaktansa,kariyer hedefime odaklanmayı tercih ettim ve hayalini kurduğum çocuk planını başka bahara erteledim.

3) Üniversite yıllarında muhtemelen yüzlerce arkadaşınız oluyor,siz de hepsinin ömürlük dostluk olduğunu düşünüyorsunuz.Partiye eşlik etmedi diye trip attığınız o minnoş duygular;yerini gerçek hayattaki zorluklarda kafamı çevirdiğimde yanımda kim var? Sorusunu getiriyor ve ne yazık ki kafanızı her çevirdiğinizde bir elin parmaklarını geçmeyecek insanlar görüyorsunuz.Aslında bu ‘acı’ olarak nitelendirilebilecek tecrübe;size iyi geliyor çünkü herhangi birileriyle vakit öldürmektense ‘gerçek dost’larınızı keşfediyor ve tüm enerjinizi onlara yönlendiriyorsunuz.Sonrası mutlak güven duygusu,ki bu insan hayatında olmazsa olmaz ihtiyaç listesinin baş sıralarında bence.
karışıklık

4) Her boş vaktinizde bardan bara,konserden konsere koşarken;kendi paranızı kazanmaya başladığınız zamanlarda ‘ya ben başka insanlar için,ülkem için ne yaptım?’ özeleştirisiyle başbaşa kalıyorsunuz.Zaten üniversite yıllarında haftanın 4 günü dışarı çıkmış,gece hayatını yaşamışsanız;bu dönemde bar yerine,sevdiğiniz insanlarla muhabbet edebileceğiniz mekanlara yöneliyorsunuz.Hiç bitmeyecek sandığınız enerjiniz,yine bitmiyor ama,hayatın zorunlulukları çerçevesinde azalıyor.Sivil toplum dernekleri ile tanışma da tam bu aydınlanma döneminde oluyor bence.Çünkü 17-18 li yaşlarda dünyanın sizin etrafınızda döndüğüne yemin edebilecekken,dünyanın diğer çirkin yüzüyle karşılaşıyor;bunları iyi hale getirebilmek için tüm gücünüzü o tarafa yöneltmeyi seçiyorsunuz.Bence bu;büyümenin en güzel tarafı.Bir kişinin bile hayatına dokunabilmek,bugüne kadar manevi tatminlerin en büyüğü.Mutlulukların paylaştıkça çoğaldığına tanık olmak bile güzelken,bir de bunda sizin de katkınız olabildiğini düşünün!üniversitede eğlence hayatına yatırdığınız paraya ‘pişmanlık’ olarak baktığınız anlar geliyor yani.

5)Muhtemelen üniversitede baba parasıyla dolap tıka basa doluyken,yine de ‘giyecek hiçbir şey yokken’;bu yaşlarda kaliteli ve az parçalara yöneliyorsunuz.Kendi paranızla alışveriş yaptığınızdan,aslında biraz da kıyamıyorsunuz (bu kısmı babamın okumamasını diliyorum :)) bir bluz almak için bile ne kadar emek verildiğini görünce,her rengine saldıracak şımarıklığınız kalmıyor.Malum her beyaz yakalının kabusu ‘ay sonu getirme çabası’

6) Aileye daha düşkün oluyorsunuz.Kendi aile kurma yaşınızın yaklaştığından mıdır,hayatın her zorluklarını gördüğünüzden midir bilmem ama;20li yaşların başında ‘benim birsürü arkadaşım var,kimseye ihtiyacım yok’ düşüncesi;’beni karşılıksız seven insanlar sadece ailem’ mantığına bırakıyor.Siz büyüdükçe onlar da yaş alıyor tabi.Düşkünlüğün sebebi,geçen yılların onların yüzüne bıraktığı çizgileri izlemeniz de olabilir.Sebebi,gerekçesi her ne olursa olsun;etrafınıza anlattıkça rahatladığınızı sandığınız onca olayın üstesinden,hiçbir şey konuşmadan başınızı ailenizin omzuna koyduğunuzda geldiğinizi fark ediyorsunuz.

7) Tabi büyümenin en güzel yanı;planlarınız artıyor.Görmek istediğiniz her yeri görebiliyor,bir sürü anı biriktirebiliyorsunuz.Aile harçlığı ile geçindiğiniz dönem,bağımlılık bir yerde sonuçta.Şimdi,bir maaş için o kadar çalışmışken;size iyi gelebilecek yerler neresiyse oralara gidebiliyorsunuz.Bakış açısı,kültür artışı ve güzel zamanlar bütün çabalarınıza değiyor.

8) Bütün dünya sizin üstünüze geliyor sanıyorsunuz,tırnağınız kırılsa hava siyaha dönüyor,en ufak bir olayda ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz.İşte büyümenin bir güzel tarafı daha : ‘gerçekten hiç önemli değil’ cümlesi.Artık sizi üzen olayların ciddileştiği dönemde,onunla başa çıkmayı ustalıkla öğrenmiş hale geliyorsunuz.O kadar ki;mutsuzken yataktan çıkmayan siz;yaşadığınız üzücü olaydan sonra bile etrafa gülücükler saçmaya devam ediyorsunuz.Çünkü görülüyor ki,insan kendi yarasını kendi sabilir ancak.Ve üzüldüğü her an,kendi hayatından çalınıyor aslında.Zaman,en değerli hazine.Gerçekten vaktimi buna haracamaya değer mi?Benden önemli mi?

Aslında daha birsürü madde ekleyebilirim,ama özetlemek istedim.Hayallerimle hayatım denk gelemedi bir türlü belki ama ben çok keyif aldım her yaşımdan.Ve büyüdükçe gördüm ki;olayları yaşında yaşamazsan;sonrası büyük bir felaket.Hep o içinde kalmışlık.Belki o zamanki hedeflerime yetişemedim. Ceo olamadım mesela,ya da aile kuramadım ama;güzel vakitler geçirdim.Tecrübelerim arttı,mutluluğun esas nedeninin kendim olduğunu fark ettim,özsaygım arttı.Güzel dostluklar biriktirdim;güldüğüm,öğrendiğim,sıkıldığımda kaçabildiğim limanlar arttı.Ben olmaktan vazgeçmedim,saygı çemberim arttı.
Yaşım kaç olusa olsun;bence zamanı iyi değerlendirdim.Keşkelerinizin az olduğu nice yaşlarınız olsun.

Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de.
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim dizboyu sulara,
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum,
Hiçbirinizle döğüşemem.
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var,
Sizin alınız al inandım,
Sizin morunuz mor inandım,
Ben tam dünyaya göre,
Ben tam kendime göre,
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız...
 Turgut Uyar



Pelinsu Beril Arslan

2017-11-20

BUGÜN İYİ BİR VEDA EDİN

BUGÜN İYİ BİR VEDA EDİN

veda elveda

Merhaba demek ne kadar üslup gerektirirse, elvedanın da bir üslubu vardır. Merhaba gibi sıcak hatta biraz hüzünlü olması gerekir. Bir merhaba ne kadar beklentisizse bir elveda o kadar beklentilidir. Çünkü içine yaşanmışlıklar katılmış, ne gülücükler, ne anılar sığdırılmıştır. Bir veda dönüp gittiğinizde boynunuzda kalan öpücük gibi olmalıdır. Acaba'sı bırakmalı, 'iyiki veda etmişim değil', 'iyiki yaşamışım' dedirtmelidir.

Bakmayın beylik laflarıma, ne kadarını başarmışımdır bilmiyorum ama hayatıma giren fedakar insanlara muhakkak diğerlerinden farklı davranmışımdır. Herkese 'aynı' olmamış, dolayısıyla aynılaşmamışımdır. Mesela hala bazı vedalar gözlerimi dolu dolu ederken, bazıları aklıma geldiği an aklımı komşuya bırakmışımdır.
Amma velakin, her gün influencer arkadaşalarımızın 'Bugün birine iltifat edin, bugün birine seni seviyorum deyin' cümleleri yerine ben diyorum ki;
'Hayatınızda iyi insanlara iyi bir veda edin'!

Çünkü o insanlar tırnakları kırıldığında, kalpleri kırıldığında hatta ne yaşadığını bilmediğiniz bir coğrafyada sizin hayatınız yolunda gitsin diye bir çok şeyi alttan almıştır, 'başkaları gibi olmayan'. 

Sizde başkalaşmayın, aşk'alaşın. İçinizde sevgiden geçmeyen tüm yolları yıkıp atın.. Bazılarımız hayatlarında veda etme şansı bile bulamadı, bunu unutmayın.

Yolun açık olsun güzel arkadaşım, gözyaşların hep gülmekten olsun..

G.

2017-11-04

ÇÖLYAK GÜNCELERİ...!

ÇÖLYAK GÜNCELERİ...!

glutensiz beslenme

Çölyak Hastalığı ile Yaşamak.
7 Nisan 2017 tarihi itibari ile çölyak hastası olduğumu öğrendim. ve hoş geldin yeni bir alerji daha :) Mevcut bir sürü alerjim vardı zaten bir eksiğim gıda tolerans testim kalmıştı. ve süpriz çölyak denen illet. Daha doğrusu bir illet olduğunu anlamam biraz vakit aldı maalesef. İlk başta işin bu kadar ciddiyetinde değildim. Fakat sonra yavaş yavaş araştırmaya başladım ve diyetisyenin bana önerdiği gıdaları tüketmeye başladıkça, işin boyutunu fark ettim.

Peki ÇÖLYAK HASTALIĞI NEDİR?
Çölyak hastalığı, ince bağırsağa hasar veren yiyeceklerin alımı ile besin emilimini bozan sindirim sistemi hastalığıdır. Çölyak hastalığı olan kişiler için; BUĞDAY, ARPA, ÇAVDAR ve YULAFTA bulunan GLUTEN adı verilen protein zararlıdır. Çölyak hastalığı olan kişiler, gluten içeren yiyecekler yediklerinde, bağışıklık sistemleri, ince bağırsağa zarar verecek bir yanıt oluşturur. Hasara vücudun kendi bağışıklık sistemi neden olduğu için, otoimmün bozukluk olarak adlandırılır. Besinler emilemediği için aynı zamanda emilim bozukluğu hastalığı olarak adlandırılır. Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır. Bazen gebelik, doğum, viral enfeksiyonlar ve bazı duygusal stresler sonrasında hastalık ortaya çıkabilir veya ilk kez aktif hale geçebilir.
BELİRTİLER NELERDİR?
Çölyak hastalığı, hastaların tümünde aynı belirtileri göstermez. Bazı hastalar belirtileri çocuk, bazıları ise yetişkin yaşta gösterir. Uzun süre anne sütü alan kişilerde Çölyak hastalığının belirtilerinin daha geç ortaya çıktığı gösterilmiştir. Glutenin beslenmeye girdiği yaş ve alınan glütenin miktarı da önemlidir. Hastalığın belirti ve bulguları, ortaya çıkış zamanı kişiden kişiye oldukça değişkenlik gösterir.
BAŞLICA BELİRTİLER
• Kronik ishal
• Kilo kaybı
• Açık renkli, kötü kokulu dışkı
• Açıklanamayan veya tedaviye rağmen tekrar gelişen kansızlık
• Gaz, tekrarlayan karın ağrısı
• Şişkinlik ve sersemlik
• Hazımsızlık
• Kabızlık
• Kusma (Genellikle çocukları etkiler)
• Demir eksikliği anemisi veya vitamin B12 folat eksikliği aneminin bir işareti olabilir yorgunluk (aşırı yorgunluk)
• Kaşıntı cilt döküntüsü
• El ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma
• Koordinasyon, denge ve konuşmayı etkileyen bozukluklar
• Sıvıların birikmesi (ödem) nedeniyle, eller, ayaklar, kollar ve bacaklarda şişme
• Kemik ağrısı, kas krampları
• Davranış değişikliği
• Boy kısalığı, gelişme geriliği
• Adet düzensizliği
• Ağız içinde soluk yaralar
• Diş çürükleri
• Osteoporoz
• Tekrarlayan düşükler Çölyak hastalığı olan bazı kişilerin yakınması yoktur. İnce bağırsağın hasar görmemiş bölümü belirtileri önlemeye yetecek kadar yeterli besin emilimini sağlıyor olabilir. Ancak belirtileri olmayan hastalar da Çölyak hastalığının uzun dönemde çıkacak yan etkileri açısından risk altındadır.
ÇÖLYAK HASTALIĞI NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Çölyak hastalığı teşhisini koymak için doktorlar kanda glutene karşı antikor seviyesini ölçen test istemektedirler. Eğer testler ve belirtiler Çölyak hastalığını düşündürüyorsa kesin teşhis için ince bağırsaktan küçük bir parça alınması gerekmektedir. ÇÖLYAK HASTALIĞININ KESİN TANISINI KOYMAK İÇİN EN İYİ YÖNTEM İNCE BAĞIRSAK BİYOPSİSİDİR. Biyopsi ağızdan, ince bir hortum yardımı ile onikiparmak bağırsağına ulaşılarak yapılır. İşlem kısa süreli olup, çocuklarda anestezi altında da yapılabilmektedir. HASTALIĞIN TARANMASI Çölyak hastalığı taraması, glutene karşı antikorların kan testleri ile araştırılmasına dayanır. Çölyak hastalığı kalıtımsal olduğu için tanısı konmuş hastaların özellikle birinci derece akrabaları hastalık açısından taranmalıdır. Hasta insanların 1. derece akrabalarının (ANNE, BABA, ÇOCUKLAR) hasta olma olasılığı %10 dur. Tanı ve tedavi geciktikçe yetersiz beslenme ve diğer komplikasyonların gelişme riski artacaktır
TEDAVİ NEDİR?
Çölyak hastalığının TEK TEDAVİSİ GLUTENSİZ DİYET ile beslenmektir. Diyet gluten içeren tüm gıdalardan kaçınmayı gerektirir. Diyet tedavisi ile belirtiler düzelmekte, var olan bağırsak hasarı iyileşmektedir. Diyete başlanan günlerde iyileşme başlar ve ince bağırsak 3–6 ay arasında tamamen iyileşir. GLUTENSİZ DİYET YAŞAM BOYU SÜRDÜRÜLMELİDİR. Glutensiz diyete cevap alınması aynı zamanda Çölyak hastalığı tanısının doğrulanması anlamını taşır.
GLUTENSİZ DİYET
Glutensiz diyet; buğday, çavdar, arpa ve yulaf içeren tüm gıdalardan (hububat, makarna ve birçok işlenmiş gıda) ÇOK AZ MİKTARLARDA DAHİ YEMEMEK anlamına gelir. MISIR, PATATES, PİRİNÇ, SOYA UNU ZARARSIZDIR. Et, meyveler ve sebzeler gluten içermez. Çölyak hastalığı olan kişiler bu yiyeceklerden istedikleri kadar yiyebilirler. Günümüzde glutensiz unlar ve bundan yapılmış hazır ürünlere market ve eczanelerden ulaşılabilmektedir.
gluten free

GLUTENSİZ DİYETE ÖRNEKLER 
İÇECEKLER İZİN VERİLEN: Kahve-çay, Taze süt, pastörize süt, Yoğurt
ET-BALIK-TAVUK
Taze etler balık, deniz ürünleri, kümes hayvanları, konserve balık, salamura balık, bazı sosisler
PEYNİR
Tüm yıllanmış peynirler, beyaz peynir, krem peynir, pastörize edilmiş peynir
PATATES VE DİĞER NİŞASTALILAR
Beyaz ve tatlı patates, kaba öğütülmüş mısır, pirinç, glutensiz şehriye
TAHIL
Mısır unuyla yapılmış sıcak kahvaltılıklar, pirinç, kelloggs un mısır patlakları
EKMEKLER
Özel hazırlanmış (sadece izin verilen unlarla) ekmekler UNLAR Mısır unu, patates unu, pirinç unu, pirinç nişastası, soya unu, fındık unu
SEBZELER
Tüm sade, taze, donmuş veya konserve sebzeler, kurutulmuş fasulye ve bezelye, mercimek, bazı ticari hazır sebzeler
MEYVELER
Hepsi sade, donmuş, konservelenmiş veya kurutulmuş meyveler, tüm meyve suları
YAĞLAR
Tereyağı, margarin, bitkisel yağlar, fındık, yerfıstığı ezmesi, hidrojenlenmiş sebze yağları, bazı salata sosları, mayonez, yapışmaz pişirme sıvıları
ÇORBALAR
İzin verilen içerikle yapılmış ev yapımı çorbalar, bazı hazır konserve, özel kuru çorba karışımları
TATLILAR
İzin verilen içerikle yapılmış kekler, hazır ekmekler, puding ve börekler, pirinç pudingler, bazı puding karışımları, krema, öz ve basit içerikli dondurmalar, şekerler, Jöle, reçel, bal, kahverengi ve beyaz şeker, çikolata, saf kakao, Hindistan cevizi
DİĞER
Tuz, biber, zencefil, tarçın, acılı tozlar, domates püresi ve salçası, zeytinler, soda, yaşmaya, kuru hardal
YASAKLAR
Bira, cin, viski, aromalı kahve SÜT Maltlı süt, bazı çikolatalı sütler, bazı süt ürünü olmayan kremalar
ET, BALIK, TAVUK Hazır buğday, arpa, çavdar veya yulaf içeren etler,
sebze suyunda konservelenmiş ton balığı
PEYNİR Yulaf içeren herhangi bir peynir ürünü
PATATES VE DİĞER NİŞASTALILAR
Bilinen şehriyeler, spagetti, makarna, buğday unu eklenmiş donmuş patates ürünleri
TAHIL Buğday, yulaf, arpa ve çavdar içeren tüm kahvaltılıklar, kepek, buğday tohumu, ayıklanmış buğday
EKMEKLER Buğday, çavdar, arpa veya yulaf içeren tüm ekmekler UNLAR Buğday tohumu, kepek, buğday nişastası, buğday, çavdar, arpa veya yulaf içeren tüm unlar
SEBZELER Kremalı sebzeler, sos içinde konservelenmiş sebzeler, fırınlanmış konservelenmiş fasulyeler, Bazı ticari hazırlanmış sebzeler ve salatalar
MEYVELER Hazırlanmış meyveler, bazı börek içleri, kuru üzüm ve hurma(un serpilerek kurutulmuş)
YAĞLAR Bazı ticari salata sosları, buğday yağı, süt ürünü olmayan krema ürünleri, hazır et suyu ve soslar
ÇORBALAR Çoğu konserve çorba ve çorba karışımı bulyon, bulyon tabletleri (sebze proteiniyle hazırlanmış)
TATLILAR Ticari kek ve kurabiyeler, buğday, çavdar, yulaf veya arpayla yapılmış börekler, hazır karışımlar pudingler, dondurma külahlar, jöle
ŞEKERLER Ticari şekerler (buğday unu kaplı), aromalı şuruplar, şeker içeren malt aromaları
DİĞER Açık salça tozu, kuru baharat karışımları et sosları, hardal, yaban turpu, soya sosu, tarçın, alkol bazlı tatlandırıcılar, bira mayası.
Glutensiz bir yaşam sürmek için piyasa da hazırlanmış ve satışta olan glutensiz makarna, bisküvi, ekmek, un tarzında besinler vardır. Bu besinleri büyük marketlerden veya internetten siparis yolu ile elde emeniz mümkün. Yalnız aldığınız ürün yapıldığı yerde glutenli ürün üretimi varsa çapraz eşleşmeden dolayı aldığınız ürüne gluten bulaşma risk olabiliyor. bu yüzden aldığınız ürün için teyit almanızda fayda var.
ARPA
Arpa, besin gruplarından karbonhidrat grubundadır. B6 vitamini başta olmak üzere, potasyum, demir, çinko gibi vitamin ve mineralleri içermektedir. Arpayı diyetinizden çıkardığınızda yerine mısır tüketimine devam ederseniz vücutta herhangi bir vitamin eksikliği görülmez. Türkiye’de arpa bazı ekmeklerin içerisinde, viski, ale ve birada bulunmaktadır. Etiketinde arpa içerir ibaresi bulunan ekmekleri tüketmeyiniz. Bazı bira çeşitlerinde de arpa bulunabilmektedir.
ÇAVDAR
Çavdar, buğdaydan sonra en fazla ekimi yapılan tahıldır ve karbonhidrat grubundandır. Vücuda enerji verir, içeriğinde B2, B6, B12 ve C vitaminleri ile demir, kalsiyum, niasin, folik asit ve çinko vardır. Çavdar özellikle hamurun kabarık ve esnek olmasına sebep olduğundan ekmek yapımında kullanılır. Dünyanın çeşitli yörelerinde çavdardan viski, cin, votka gibi alkollü içecekler ve kvas denilen Rus birası yapılmaktadır. Çavdar unu hamur işlerinde yaygın olarak kullanılmaz.. Diyetiniz de çavdar yerine mısır ekmeği veya unundan yapılmış hamur işlerini tüketebilirsiniz.
YULAF
Bitkisel proteini yoğun olarak bulunduran yulafta bol miktarda protein, lipid, lif, mineral tuzlar ve B grubu vitaminleri bulunuyor. Karbonhidrat olarak sınıflandırılan yulaf, yüksek lif özelliğine sahiptir. Vücutta enerjiye çevrilir, kuvvetli bir yakıt kaynağıdır, içeriğinde fosfor, demir, kalsiyum gibi vitamin ve mineraller vardır. Yulaf tüketiminde özellikle sabah tüketilen kahvaltılık gevreklerini mısır gevreği olmasına özen gösteriniz. Bazı viski ve votkalarda da yulaf bulunduğu için bu tür alkolleri de tüketmeyiniz. Ekmek satın alırken yulaf unu karıştırılmadığından emin olunuz.
BUĞDAY
Buğday en yaygın olarak tüketilen ve ekilen bir tahıl çeşididir. Karbonhidrat içeriği yüksektir. Buğday, ekmek ve birçok hamurlu yiyecekler için en iyi un veren tahıldır. Buğday tanesinde ortalama % 13 su, % 51 nişasta, % 9 protein, % 2 yağ, % 1,8 mineraller bulunur.
Buğday günlük hayatımızda ekmek, makarna, kek, börek, lavaş, bisküvi, tatlılar başta olmak üzere birçok besinlerin yapımında ve üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Buğdaya karşı intolerans geliştiriyorsanız buğday ürünlerini diyetinizden belli sürelerde çıkardığınızda mutlaka diğer tahıllardan oluşan besinleri diyetinizde arttırın. Birçok kişi buğdaya intolerans geliştirdiğini duyduğunda diyetinden tüm ekmek, makarna ve hamur işlerini çıkartıp, meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeye başlar fakat unutulmamalıdır ki buğday bir karbonhidrattır ve diyetinizden karbonhidratları tamamen çıkarmanız sonucunda bazı sağlık problemleri baş gösterir.
Karbonhidratların görevleri;
Enerji verir. Proteinlerin enerji için kullanılmasını engeller. Bir gramı 4 kkal enerji verir.
Vücut ısısının korunmasında görevlidir.
Sinir sisteminin çalışmasında etkilidir, özellikle beynin tek kullandığı kaynak glikozdur.
Posa, kalın bağırsakta suyun geri emilmesi ve tutulmasını, artık maddelerin vücuttan atılmasını sağlar.
Sinir dokuları ve kıkırdakların yapımı için karbonhidrata gereksinim vardır.
Vücutta su ve elektrolitlerin dengede tutulmasında görevlidir.
Normal günlük alınan diyet enerjisinin % 55-60’ının karbonhidratlardan sağlanması gerekir. Örneğin 2000 kalorilik enerji içeren diyette, diyet enerjisinin 1200-1000 kalorilik kısmı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Buğday bir çok besinin yapımında kullanıldığı için çok iyi bir etiket okuyucusu olmanız gerekmektedir. İlk olarak diyetinizde buğday ekmeği yerine mısır ekmeği tüketmeye başlayınız, makarna yerine kepekli pirinç tüketiniz. Bulgur ve irmik tüketimine dikkat ediniz. Besinlerin etiketlerini okuduğunuzda aşağıda belirtilen şekilde ibareler besinin içerisinde buğday olduğunu gösterecektir;
• Jelatinlenmiş nişasta
• Hidrolize edilmiş bitkisel protein
• Kamut
• Değiştirilmiş yemek nişastası
• Değiştirilmiş nişasta
• Yapıştırıcı
• Doğal aromalar
•Soya sosu
• Bitkisel nişasta Piyasada satılan (Halk Ekmek) glutensiz ürünler; glutensiz makarna, glutensiz un, glutensiz kek, promod bisküvi-çikolata tarzı ürünler buğday içermezler, tüketebilirsiniz.
Ayrıca piyasada satılan bazı ürünlerin içerisine buğday konmaktadır;
- Salam-sosis
- İskoç viskisi
- Kurutulmuş sığır eti
- Et suları veya bazı soslar
- Buğday içeren bazı konserveler
- Hazır veya terbiye edilmiş çorbalar
- Çikolata barlar, dondurma, pudding
- Alman birası, viski, cin, votka
çölyak hastalığı hakkında

Öneriler
- Buğday unu yerine mısır, pirinç, patates unu ve bunlardan yapılmış ekmek ve hamur işlerini tüketebilirsiniz.
- Bulgur, kısır, makarna yerine pirinç ve pirinçten yapılan noodle tüketebilirsiniz
- Kahvaltılık gevrekler (örn. müsli) buğday içermektedir, bunların yerine mısır içeren kahvaltılık gevreklerini tüketiniz.
- Bikarbonat veya soda, krema olarak jelatin, mısır unu, pirinç, maranta nişastası kullanabilirsiniz.
Umarım yazımda Çölyak yani gluten toleransı ile ilgili sizleri biligilendirebilmişimdir. Sonra ki yazılarımda başka nelere dikkat etmemiz gerektiğini paylaşacağım, çünkü maalesef dış etkenlerde bir o kadar etkili. Eğer sizde yada sizde olduğunu düşünüyorsanız yada çevrenizde bir arkadaşınız varsa bu yazıyı paylaşırsanız sevinirim.
Son olarak Çölyak Hastaları İçin,
ÖNEMLİ ADRES VE TELEFONLAR
ÇÖLYAK DERNEĞİ
TEL: 0312-232 28 34
GSM: 0532-545 63 89
www.colyakankara.org.tr
ÇÖLYAKLA YAŞAM DERNEĞİ
www.colyak.org.tr
EGE ÇÖLYAKLA YAŞAM DERNEĞİ
www.egecolyak.org.tr
Sevgiyle Kalın, Sağlıklı Günler Dilerim...!

ARZU BOYACI